Bir Amerikan Rüyası Klasiği: Work & Travel
2010 Haziran ayında büyük umutlar ve saçma hayaller besleyerek yola çıktığım; fakat gerçekten beni zorlayan ,kimi zaman parasız kimi zaman uykusuz bırakan, birbirinden değerli dostluklar kurduran Work and Travel maceramı burada aklıma geldikçe fotoğraf destekli olarak kısaca yazmaya çalışacağım. Yapmış olduğum hataları böylece tekrar hatırlayacak ve önümüzdeki aylarda yeniden başlayacak olan NY maceramda bunları tekrarlamayacağım böylece. Bununla birlikte fotoğrafla gördüğünüz gözünüze takılan herhangi bir anı, düşünce, fikir vb. bir yorumda bulunup paylaşırsanız çok sevinirim.
Hayat gerçekten de biz planlar yaparken başımıza gelenlermiş. Vegas'a gitmek başta olmak üzere bir çok seyahat, alışveriş ve girişimcilik planım vardı; fakat hayat, gerçeklerini NY'ta bambaşka şekillerde paylaştı benimle.
YAŞADIĞIM EV
İlk olarak kaldığım evden bahsetmek istiyorum. WAT programında başımıza buyruk olarak davranıp self-employement olarak gittiğimizden kalacak yeri de ayarlamak bize düşmüştü. 5 erkek yolculuğa çıktık. Plana göre 2 miz birkaç gün NY'ta kalıp Vegas'a geçecek diğerleri de 15 gün sonra gelecekti. İçlerimizden birinin babasının Rize'den ilk okul arkadaşı olan sevgili Nuri Dayı'nın evinde kalacaklardı. Nitekim biz de özgüvensizlik ve korkulardan dolayı buna türlü kılıflar uydurarak Vegas'a gitmemeye Nuri Dayı'nın sözünün geçtiği pansiyon- apartman kırması o değişik evde kalmaya karar verdik. Evin her yerinden bambaşka bir yerine geçilebiliyordu. Ev sakinlerinin bir kapıdan içeri girip küçücük evde bambaşka yerden çıkmaları gerçekten garipti. Konaklamaya başladıktan 2 ay sonra bile hala o küçücük yerde tam olarak kimlerin yaşadığını, hangi kapıların hangi eve çıktığını anlamış değildim; hatta o küçücük yerde keşfedemediğim yerler bile olmuştu. Fotoğraflardan bakınca ne kadar da normal üstelik!
Lynbrook'ta yaşadığım evin dıştan görünümü, arka bahçesi ve flora house denilen bölmedeki uyuduğum koltuk (!)
Ev gördüğünüz üzere tuğla kaplı, 30'lu yıllardan kalma bu tip yapılara "brick house" deniliyor ve sokakta sadece 2 tane bu tarz yapı vardı. Geri kalan evler filmlerde gördüğünüz 2 katlı tipik Amerikan evleriydi. Bu tarz eski evlerde yaşamak gerçekten çok zor. Tesisat çok kötü, iç dekorasyon eski, inanılmaz nem var ve inanılmaz kullanışsız bir mimari tasarım var. Arka bahçedeki ağaçlarda milyarlarca karınca vardı sanırım. Üzerimizden ve objelerden hiç eksik olmayan karıncalar. Arka bahçeyle ev arasına zemin balkonu şeklinde yapılan ve camlarla örtülen bir "Flora House" ise yağmurlu havalarda oturup TV izlediğimiz, tavla oynadığımız ve benim 15 gün boyunca uyuduğum yerdi. Sanki 2 kişilik bir sandalyede uyuyordum. Ayaklarımı dışarı doğru uzatıp pufun üzerine koyarak yamuk bir uyuyuşum vardı ki inanılmaz bel ağrılarına neden oluyordu. Sanki yüzyıllardır deterjan görmemiş gibiydi bu küçük oda, böcekler ve yüzlerce hikaye barındıran lekeler vardı sağda solda. Bu orada yaşayan insanların suçu değildi elbet. Çok kişi yaşamanın getirdiği sıkıntılardan dolayıydı. Birilerinin ilgilenip birilerinin ilgilenmemesi, sonra diğerlerinin de vazgeçmesi derken ortalık sahipsiz kalmıştı. Yine de bize çok güzel abilik yapan insanların yaşadığı yerdi, iyisiyle kötüsüyle anılarla dolu bir 3 ay geçirmiştim orada.
____________________ஐ●ஜ۩burasinewy♂®kamerika۩ஜ●ஐ_________________TEMPLE AM ECHAD
Temple Am Echad
Evimiz sokağın hemen başındaydı, baştan 2. evdi. Sokağın girişi aynı zamanda kasabanın ana girişlerinden olan küçük bir meydanla kesişiyordu. Bu meydanda 2. Dünya Savaşı'nda şehit olan Lynbrooklu kahraman askerlerin adının yazdığı küçük bir anıt vardı. Her şehidin ölüm yıl dönümünde torunları ve çocukları anıtın önünde onlarca mum yakıyordu. Lynbrook'ta Yahudiler çoğunluktaydı, bunu kasaba girişindeki meydanın sağ tarafında bulunan tapınaktan anlayabiliyorduk. Yukarıdaki resim tapınağın bir kısmındaki süsleme ve üzerinde "Let there be light" yazıyordu. Gerçekten etkileyici !
____________________ஐ●ஜ۩burasinewy♂®kamerika۩ஜ●ஐ_________________
TREN İSTASYONLARI
Long Island Rail Road, banliyö treninin duraklarından görüntüler, tren bileti ve trenin içi
Bir şehir plancısı olarak ister istemez en dikkatimi çeken şeylerden biri de tren hatları ve tren istasyonlarıydı. Banliyö trenleri olmalarına rağmen Lirr ( Long Island Rail Road ) gerçekten de kaliteli ve hızlı hizmet veriyordu hatta bazı 2 katlı trenler öyle hızlı gidiyordu ki başıyla sonunu görmemiz bir oluyordu. Tren hatları 0 kotuna göre daha yüksekte idi, böylece kara yolu ile çakışmaları söz konusu değildi. Tren istasyonunun ve hatlarının altında kalan boşluklara ise otoparklar yapılmıştı. Manhattan'a ya da daha uzak yerlere gidecek olanlar evlerinden istasyona kadar araba ile geliyor, daha sonra park edip trenle devam ediyordu. Zamanında trene biniyorsanız arabadan kesinlikle daha hızlı ve güvenli bir ulaşım aracı. Bazen son saniyede yetiştiyseniz ve kapılar kapandıysa ve makinist iyi günündeyse size tekrar trenin kapılarını açabiliyor. Makinistler ve bilet kontrolü yapan memurlar gerçekten olağan üstü sabırlı ve nazik insanlar.
Tren istasyonlarında ve tren içlerindeki reklam verilen alanlarda dikkatimizi çeken diğer bir unsur ise inanılmaz derecede THY reklamının bulunması. Hemen hemen her durakta, her trende, çoğu vagonda bir bilboard görmek mümkün. Gerçekten gurur verici.
Tren biletlerine gelince; ücret mesafeye göre ve zamana göre değişkenlik gösterebiliyor. Öncelikle bilet alırken dikkat etmeniz gereken olay PEAK veya PEAK OFF seçenekleri. Burada Peak, günün yoğun saatleri olan sabah ve akşam iş saatlerini gösteriyor. Sabah Long Island veya başka bir yerden çıkıp Manhattan'a gidiyorsanız Peak seçeneğini seçip 3$ daha fazla vermek zorundasınız. Bunun tam tersi olarak sabah Manhattan'dan Long Island'a sabah gidiyorsanız böyle bir sorun yok; fakat akşam iş çıkış saati Manhattan'dan Long Island'a gidiyorsanız yine Peak Time'a denk geliyorsunuz. Hangi saat dilimlere denk geldiğini görmek için broşürlerdeki ya da tren istasyonlarındaki zaman çizelgelerine göz atabilirsiniz. Sakın bu bileti alıp ülkemizdeki metro turnikelerindeki gibi bir yerden geçireceğinizi düşünmeyin. Long Island Rail Road da klasik trenlerdeki gibi çalışıyor. Biletinizi alıp trene biniyorsunuz ve biletçi gelip biletinizi kontrol ediyor. Gidilecek mesafeye göre elindeki delici aletle bir ya da iki sefer bileti işaretliyor. Biletçiden kaçmak gibi numaralara girişebilirsiniz evet. Genelde Amerikalılar bu tarz şeyler yapmıyor. Zaten Peak zamanlarda biletçilerin gözünden bir şey kaçmıyor; fakat kısa mesafelerde veya önemsiz hatlarda uyuyor numarası yaparak veya hemen tuvalete girip ya da vagon değiştirerek biletçiyi atlatabilirsiniz ama yine de gerek yok bazen 3 5 durak üst üste bilet kontrol etmedikleri olabiliyor.
Gece dışarıya çıkıp alkol alacaksanız tren çok iyi bir seçenek. Tabi genelde saat başı geldiğini düşünecek olursak trenin geliş saatine göre kendinizi ayarlamanız çok önemli yoksa saatlerce bankın üzerinde uyuyarak zaman harcayabilirsiniz. Eğer birkaç kişiyseniz ve eviniz arabayla 10-15dk mesafe aralığındaysa taksi tutmanızı öneririm. Çok çok pahalı fiyatlar yok ve her zaman pazarlık yapma şansınız var. New York'tan New Jersey'e 4 kişi kişi başı 11$ 'a gitmiştik ki zaten dolmuş tarzı küçük otobüslerle de ulaşım 5.5$'dı. Yok illa tren istasyonu derseniz yine OK. Gece bazen kimse olmayabiliyor bazen birkaç kişi olabiliyor, bazen bir evsiz bazense bardan çıkan kız grupları ya da kızlı erkekli gruplar. Geçmişte reklamcılık yapan; fakat alkol sorunu yüzünden eşinden boşanıp kendini sokağa atan İrlanda asıllı bi adama Osmanlı'dan bahsetmiştik. Osmanlıyı bilmese de Türkiye hakkında bir şeyler biliyordu ve sahip olduğu genel kültür ve insanlara olan yaklaşımı ile düşünceleri sayesinde bize gerçekten iyi bir sohbet yaşattı.
____________________ஐ●ஜ۩burasinewy♂®kamerika۩ஜ●ஐ_________________Tren biletlerine gelince; ücret mesafeye göre ve zamana göre değişkenlik gösterebiliyor. Öncelikle bilet alırken dikkat etmeniz gereken olay PEAK veya PEAK OFF seçenekleri. Burada Peak, günün yoğun saatleri olan sabah ve akşam iş saatlerini gösteriyor. Sabah Long Island veya başka bir yerden çıkıp Manhattan'a gidiyorsanız Peak seçeneğini seçip 3$ daha fazla vermek zorundasınız. Bunun tam tersi olarak sabah Manhattan'dan Long Island'a sabah gidiyorsanız böyle bir sorun yok; fakat akşam iş çıkış saati Manhattan'dan Long Island'a gidiyorsanız yine Peak Time'a denk geliyorsunuz. Hangi saat dilimlere denk geldiğini görmek için broşürlerdeki ya da tren istasyonlarındaki zaman çizelgelerine göz atabilirsiniz. Sakın bu bileti alıp ülkemizdeki metro turnikelerindeki gibi bir yerden geçireceğinizi düşünmeyin. Long Island Rail Road da klasik trenlerdeki gibi çalışıyor. Biletinizi alıp trene biniyorsunuz ve biletçi gelip biletinizi kontrol ediyor. Gidilecek mesafeye göre elindeki delici aletle bir ya da iki sefer bileti işaretliyor. Biletçiden kaçmak gibi numaralara girişebilirsiniz evet. Genelde Amerikalılar bu tarz şeyler yapmıyor. Zaten Peak zamanlarda biletçilerin gözünden bir şey kaçmıyor; fakat kısa mesafelerde veya önemsiz hatlarda uyuyor numarası yaparak veya hemen tuvalete girip ya da vagon değiştirerek biletçiyi atlatabilirsiniz ama yine de gerek yok bazen 3 5 durak üst üste bilet kontrol etmedikleri olabiliyor.
Gece dışarıya çıkıp alkol alacaksanız tren çok iyi bir seçenek. Tabi genelde saat başı geldiğini düşünecek olursak trenin geliş saatine göre kendinizi ayarlamanız çok önemli yoksa saatlerce bankın üzerinde uyuyarak zaman harcayabilirsiniz. Eğer birkaç kişiyseniz ve eviniz arabayla 10-15dk mesafe aralığındaysa taksi tutmanızı öneririm. Çok çok pahalı fiyatlar yok ve her zaman pazarlık yapma şansınız var. New York'tan New Jersey'e 4 kişi kişi başı 11$ 'a gitmiştik ki zaten dolmuş tarzı küçük otobüslerle de ulaşım 5.5$'dı. Yok illa tren istasyonu derseniz yine OK. Gece bazen kimse olmayabiliyor bazen birkaç kişi olabiliyor, bazen bir evsiz bazense bardan çıkan kız grupları ya da kızlı erkekli gruplar. Geçmişte reklamcılık yapan; fakat alkol sorunu yüzünden eşinden boşanıp kendini sokağa atan İrlanda asıllı bi adama Osmanlı'dan bahsetmiştik. Osmanlıyı bilmese de Türkiye hakkında bir şeyler biliyordu ve sahip olduğu genel kültür ve insanlara olan yaklaşımı ile düşünceleri sayesinde bize gerçekten iyi bir sohbet yaşattı.
PENN STATION
Penn Station
Penn Station o kadar eski ve köhne bir yer ki inanın nefes bile alamıyorsunuz tren beklerken. Gelecek de düşünülerek inanılmaz devasa bir istasyon, ray döşenmesi ve sağlamlık. Ama gelin görün bir asansör yok, merdivenler yetersiz ve inanılmaz ötesi sıcak.
____________________ஐ●ஜ۩burasinewy♂®kamerika۩ஜ●ஐ_________________TELEFON KARTLARI
Telefon Kartı
Türkiye'yi veya başka ülkeleri ararken bu tarz telefon kartlarını rahatlıkla kullanabilirsiniz. 2,5 veya 10$ lık ücretler vererek sahip olacağınız bu kartlar gerçekten ekonomik. 5$ lık bir kartla Türkiye'deki bir cep telefonu hattını ararsanız yanlış hatırlamıyorsam 1 saate yakın konuşulabiliyor; fakat ev telefonu ararsanız 5 6 saatlik zamanınız var. Ayrıca orada cep telefonunuz için alacağınız faturalı paket seçeneklerinden birinde Türkiye'deki ev telefonlarını bedava aramanızı sağlayacak olanı da vardı 55$ civarında da ücreti vardı. Kesinlikle WAT öğrencilerine verilen ucuz olacağı söylenen sim card olaylarından daha ucuz!
____________________ஐ●ஜ۩burasinewy♂®kamerika۩ஜ●ஐ_________________
TRAFİK LAMBALARI VE YOLLAR

Trafik Lambaları ve Yollar
Tren istasyonlarından sonra diğer bir dikkat çeken şey de trafik lambaları. Biz Türkiye'de lambaları biraz geçsek, hemen yanında dursak ya da gerilerde kalsak hangi ışığın yandığını görmekte zorlanıyor kimi zaman göremiyoruz bile. Ama adamlar çok pratik bi şekilde lambaları araçların durduğu çizginin daha ilerisinde olmak üzere yolun üzerine koymuşlar. Böylece aracınız nerede durursa dursun ışıkları görmede zorlanmıyorsunuz. Kesinlikle harika!
En altta görülen fotoğraf ise Long Island'ın en önemli ana ulaşım arterlerinden olan Sunrise Highway'den. Yolun çok geniş olmasının yanı sıra orta refüjün de geniş olması önem arz ediyor. Yıllar önce planlama yapılırken bilerek geniş refüjler bırakmışlar ki daha sonra daraltılarak yol genişletilebilsin, kavşak noktalarında ya da dönüş yerlerinde cepler açılabilsin. Gördüğünüz gibi 2 şeritli sola dönüş şeridi var ve trafiğin akıcılığını hiçbir şekilde bozmuyor.
En altta görülen fotoğraf ise Long Island'ın en önemli ana ulaşım arterlerinden olan Sunrise Highway'den. Yolun çok geniş olmasının yanı sıra orta refüjün de geniş olması önem arz ediyor. Yıllar önce planlama yapılırken bilerek geniş refüjler bırakmışlar ki daha sonra daraltılarak yol genişletilebilsin, kavşak noktalarında ya da dönüş yerlerinde cepler açılabilsin. Gördüğünüz gibi 2 şeritli sola dönüş şeridi var ve trafiğin akıcılığını hiçbir şekilde bozmuyor.
____________________ஐ●ஜ۩burasinewy♂®kamerika۩ஜ●ஐ_________________
ÇALIŞTIĞIM YER
Massapequa Park'ta bulunan Sunrise Mall'un dıştan görünümü, çalıştığım pillow pets standı ve sabah yürüyüşlerinden sonra kahvelerini yudumlayan Amerikalı yaşlılar.
Ve işte çalıştığım yer: Massapequa Park'ta bulunan meşhuuur Sunrise Mall. ABD'ye gelişimizden hemen hemen 1 ay sonra sevgili kankacım Ersin'le birlikte Canberk'in girişimciliği sayesinde bulduğumuz iş : Pillow Man! O sıralar ABD'de çok popüler olan Pillow Pets türevi peluş hayvan-yastık kırması ürünleri sattığımız kiosk'ta çocukların bize taktığı isimdi Pillow Man. Sempatik bir durumdu aslında. Çocukları ve ailelerini mutlu etmemiz, standı kendi malımız gibi sahiplenip işleri iyi halletmemiz sebebiyle orada çalışanlar başta olmak üzere patronların ve müşterilerin sevgisini ve saygısını kazanmıştık. Üstelik nedenini tam anlayamadığım bir şekilde 16 yaşa kadar olan teenagerlar ve 45 yaş üstü hanımlar ise bir türlü rahat bırakmıyordu bizi. Bir şeyler terss amaaa :V .
Resimde gördüğünüz standta çalışmak inanılmaz eğlenceliydi. Haftada 1 gün Ersin 1 gün ise ben çalışacaktık normalde; fakat ilk gün birlikte gelelim dedik ve geliş o geliş. Haftada 4 gün birlikte gelmeye başladık ki bu bazen 5 bazense 6 oldu. Böylece hem o istediği zaman çıkıp rahatça dolaşabiliyor sohbetini edip sigarasını içebiliyor hem de ben istediğim gibi Macy's, American Eagle, H&M ve Hollister gibi mağazaları gezebiliyordum. Evde oturup da ne yapacaktık mall da her gün farklı bir macera oluyordu. Hiçbir şey olmasa bile etrafımızdaki bütün kioskları kapatan hinduların yaptığı dedikodular ve büyü hurafeleri bile eğlendiriyordu bizi.
Fark edeceğiniz üzere fotoğraflar çok az. Bunun nedeni planların biraz aksaması nedeniyle gider gitmez i-phone alamamam. Gelmeme 20 gün kala aldığım HTC HD2 ile son günlere sığdırdığım fotoğrafları paylaşıyorum sizinle ki bunları çekerken inanın korkudan ödüm kopuyordu. Baştan 4. olan Sunrise'ın dıştan görünümünü gösteren fotoğraf telefonu aldığım akşamın ertesi sabahından. Hem telefonu denemek hem de aileme çalıştığım yeri gösteririm diye çektiğim fotoğraf tam da 11 Eylül saldırılarının yıl dönümünden bir kaç gün önceydi. Güvenliğin en üst seviyede olduğu bu günlerde polisin beni görüp durdurması ve soru yağmuruna tutması hiç hoş değildi. Sabahın köründe çalıştığım yere gitmeme rağmen çalışıyorum diyemiyorum çünkü sponsor ismimi yazdığı için SSC alamamıştım ve yasal değildim; bu yüzden 300 m ötede sevgilisyle konuşan Ersin'i gösterip onun mall da çalıştığını ve benim ona yardıma gittiğimi anlattım. Tam atlattık oh derken ertesi gün evden aradılar dedektifler bizi sormaya gelmiş. Nassau County Police Department 'dan Detective Andre Amin ve yardımcısından başkası değildi bu kişiler. İşin komik yanı evde yaşayan hiç kimsenin legal olarak orda olmaması. Neredeyse 40 yıldır orada olup hala yaşama izni almamışlardı ama hiç bir kötü olaya vs karışmadıklarından sistem onlara dokunmuyordu. Gerçekten ürkmüştüm fakat bir yandan da sevinmiştim. Yaptığım alışverişlerden dolayı param neredeyse sıfıra yaklaşmış ve ben o flora house da uyumaktan sıkılmıştım. Yani sınır dışı etseler göbek ata ata gidesim vardı. Neyse ertesi gün dedektifi aradım evde olduğumu ve gelip gelemeyeceğini sordum. Kendisi ve yardımcısı Amerikan filmlerindeki kovalamaca sahnelerinde gördüğünüz arabalardan biriyle geldi. Flora House'un pisliğine kendilerini davet etmekten utandım ama başka yapacak bir şey yoktu. Siyahi ve sevimli bir adamcağızdı. Bütün belgelerimizi görüp, yasal olduğumuzu ve neredeyse ayrılmak üzere olduğumuzu anlayınca hiç sorun çıkarmadı hatta üstüne espriler yaparak mutlu bir şekilde gönderdik adamcağızı. Mall'un fotoğrafını çekmem böyle bir ürkme yaşatmıştı bende. Bundan sonra da ABD sınırları içersinde rahatça fotoğraf çekebileceğimi düşünmüyorum açıkçası.
____________________ஐ●ஜ۩burasinewy♂®kamerika۩ஜ●ஐ_________________
AMERİKAN PLANLAMA ANLAYIŞI
Massapequa Park'ın Eski Hali
Daha önce de bahsettiğim gibi bir şehir plancısı olarak bulunduğum bölgedeki konut, trafik ve planlama anlayışına dikkat ediyorum. Bu fotoğraflar da çalıştığım mall'un içinde sergileniyordu. Gördüğünüz gibi klasik Amerikan Banliyö evleri o yıllarda çoktan planlanlanmış ve uygulamaya geçmiş bile. 1850'de çekilen fotoğraftaki ev ile bugünkü evler arasındaysa hiçbir fark yok. Yukarıdaki planda yolların ve evlerin ne kadar düzenli planlandığını göreceksiniz, yıl 1900.
____________________ஐ●ஜ۩burasinewy♂®kamerika۩ஜ●ஐ_________________
AMERİKAN KLASİK BANLİYÖ EVLERİ
Amerikan Banliyö Evleri
Gördüğünüz gibi 2010 yılından görüntüler de pek farklı değil. Sistem aynı, planlamada değişiklik yok, evler 2 katlı ve bahçeli, tasarımlar aynı yani her şey aynı. Fotoğraflardan bakınca insana huzur veren bir yapısı varmış gibi gözükebilir; fakat aslında öyle değil. Sokaklar bomboş, çok nadir insan görebilirsiniz ki o da evden arabaya kadar yürüyen insanlardır. Sokakta yürüme diye bir kültür yok. Yakında park varsa köpek gezdirmeye çıkıyorlar sadece. Mahalleler biraz ruhsuz geldi bana açıkçası.
____________________ஐ●ஜ۩burasinewy♂®kamerika۩ஜ●ஐ_________________
ALIŞVERİŞ ÇILGINLIĞI
Amerika'da Alışveriş
Ve Alışveriş.. New York ABD’nin en pahalı kentlerinden
birisi olmasına rağmen burada hemen hemen her şeyi uygun fiyata bulmak mümkün.
Özellikle yılın belli indirim dönemlerinde ; örneğin eylül başındaki “Labor Day” ; Guess, Calvin Klein, Tommy
Hilfiger, Burberry, Hollister, Abercrombie, Lacoste, Armani Exchange, Banana Republic vb. bir çok markanın
fiyatları taban yapabiliyor. Bu markaları AVM’lerde kendi mağazalarında
bulabileceğiniz gibi favorilerim olan Macy's Nordstrom, Century 21 ve Marshall's gibi Boyner tarzı dev mağazalarda da
bulabilirsiniz. New York’ta alışveriş yaparken dikkat etmeniz gereken en önemli
şey vergi. Bir ürünün üzerinde gördüğünüz fiyat kasaya gittiğinizde biraz daha
artacaktır. Sakın sizi kazıklıyorlarmış hissine kapılmayın, New York eyaleti
ABD’de vergilerin en yüksek olduğu şehirlerden biri. İlk gittiğimde White Castle’da
hamburger yerken kasada fiyatın artmasıyla kasiyere böbürlenmiş o da “This is New York baby” cevabını
yapıştırmıştı. Buna ek olarak bazı eyaletlerde ülkeden çıkış yaparken
havaalanında bir yerlere gidilip vergi iadesi alınabiliyormuş diye söylentiler
duyarsanız biliniz ki New York’ta geçerli değil. Böyle bir şey araştırmaya
kalkarsanız “New York aldığı şeyi geri vermez” cevabını da size
yapıştıracaklarından emin olabilirsiniz.
____________________ஐ●ஜ۩burasinewy♂®kamerika۩ஜ●ஐ_________________
FRANSIZ BAR & BİSTRO
Yolunuz 8. avenue'ye düşerse ve 51. sokak civarlarındaysanız buraya mutlaka uğramalısınız. Tout Va Bien küçük ve şirin bir Fransız bar&restaurant tarzında bir yer. 2 hafta boyunca üst üste 2 günde bir takılmadan yapamadığımız gece yarısına oturup muhabbet ettiğimiz bir yerdi. Fransızlar gerçekten çok sempatik ve hoş insanlar. Barda Dünya Kupası nedeniyle bir çok ülkenin bayrağı vardı. Bir kaç gelişimizden sonra samimi olup Türkiye bayrağı da astırmıştık. Çoğu zaman hesabı torpilli getiriyorlardı. En az 2 bira parası vermiyorduk ve sürekli tatlı vb bir şeyler ikram ediyorlardı. Eğer kızsanız güzel hizmetin dışında yakışıklı ve sempatik barmenlerin de olduğunu hemen belirteyim. Eğer erkekseniz çok güzel Fransız kızlarla tanışacaksınız;) Bar sahibinin oğlu olan Mike sağ olsun bizi gece klübüne bile sokmuştu. Biz tshirt ve şortla saf salak gezerken millet gıcır gıcır giyinmiş gece klübünün kapısında bekliyordu. Tesadüfen Mike'la karşılaştık ordaki herkesi tanıyormuş ücretsiz içeri soktu bizi ve localarına gitmemizi söyledi. Locanın girişindeki adam beni sokmamakla ısrar etse de (ki haklıydı) sonunda girmeyi başardım. Masada dev gibi şarap ve votka şişeleri ve sürekli dans eden kızlar.. Buna rağmen çok fazla eğlenemedim çünkü pasaklı pasaklı gezerken kendimi oraya ait hissedemedim bir türlü. Her neyse lafı fazla uzatmayayım, siz kendiniz gidip görürsünüz :)
____________________ஐ●ஜ۩burasinewy♂®kamerika۩ஜ●ஐ_________________
TÜRK TAMİRCİ
Tamirci
New York'ta
araba almayı düşünüyorsanız bilmelisiniz ki araba fiyatları çok ucuz olmasına
rağmen vergi, sigorta ve tamir-bakım işleri inanılmaz pahalı. Herhangi bir
tamircide kazıklanma riskiniz hatta kazıklanmasanız bile çok yüksek
ücret ödeyecek olmanız kaçınılmazdır. Türkler genelde gurbette birbirine
güvenmiyor fakat bu gibi durumlarda Türk bir tamirhane hem derdinizi daha iyi
anlatmanız hem de orta-uzun vadede sıcak ilişkiler kurarak daha uygun fiyata
daha iyi hizmet almanız açısından çok faydalı olacaktır. Ayrıca Hispanicler
kimi zaman dıştan soğuk adamlar gibi görünse de çok sıcak olabiliyorlar.
Egolarınızı bir kenara bırakıp karşılıklı güven ve dostluk kurduğunuzda bir çok
işiniz inanılmaz bir hızda hallolabilir.
____________________ஐ●ஜ۩burasinewy♂®kamerika۩ஜ●ஐ_________________
FORDHAM UNIVERSITY, LINCOLN CENTER ve YURT MANZARASI
Fordham Universitesi Lincoln Center Binasından Bir Koridorun Görünümü, ziyaretçi kartım ve yurt manzarası
Geçen yaz Fordham'ı ziyaret ettiğimde açıkçası dandik bir okul olduğunu düşünüyordum, hakkında hiç bir şey duymamıştım çünkü. Tam o sırada vizyona giren "Wall Street: Money Never Sleeps" filminde başrol oynayan Shia Labeouf Fordham'dan mezun başarılı bir borsacıyı canlandırıyordu. Sonradan yaptığım araştırmalarla öğrendim ki hukuk ve finans alanında hatırı sayılı okullar arasında ve şu anda hayallerimi süslüyor diyebilirim. Tek engel birkaç dil sınavı ve 45.000$ lık okul ücreti. Merak ediyorum oralarda para kazanıp eğitimimi tamamlayabilecek miyim diye.
BRYANT PARK
____________________ஐ●ஜ۩burasinewy♂®kamerika۩ஜ●ஐ_________________
Bryant Park
Bryant Park, Manhattan'da ziyaret ettiğim en güzel parklardan biriydi. Linkten park hakkında ayrıntılı bilgiye ulaşabilirsiniz ama yine de bir şeyler yazmak istiyorum. Adını William Cullen Bryant adındaki 1800'lerde yaşamış bir şair ve gazeteciden almaktadır. Muhteşem bir dinginliği var. Duyduğuma göre burada ücretsiz internet hizmeti de sunulabiliyormuş. Fotoğraflarda gördüğünüz sandalyelerde kahve içerken sohbet etmek ve internete girmek pek de keyifliymiş. Parkın içinde konserler ve açıkhava sineması organizasyonları da düzenlenebiliyor. Parkın içinde bulunan dışı sarmaşık kaplı binaya bayıldım. Hızlıca geçtiğim için tam anlayamadım ama sanırım cafe&restaurant tarzı bir şey. İç dizayn ve dıştaki sarmaşıklar inanılmaz derecede uyumlu. Dışarda oturup baksanız da içerde de otursanız son derece keyif alacağınız bir yer. Ayrıca parkın hemen yanında Zeytinz adında bir pastane türü market, sanırım Türkler tarafından işletiliyor.
____________________ஐ●ஜ۩burasinewy♂®kamerika۩ஜ●ஐ_________________UNION SQUARE PARK
Union Square Park
Broadway ile 14. caddenin kesiştiği meydanın dibinde bulunan küçük ama sevimli park. Burası öyle kıpır kıpır bie yer ki kalabalıkla kaynaşmanız ve yeni arkadaşlar edinmeniz an meselesi. Diğer yandan rahatlıkla çimenlerin üzerinde bikini veya mayonuzla güneşlenip kafa dinleyebileceğiniz kadar da ferah. Hafta sonları kalabalıklık derecesi tavan yapabiliyor. Farklı kitlelerden insanları bir arada görmek mümkün. Jazz yapan sokak müzisyenleri, piyano çalanlar, spor yapanlar vb. bir çok etkinlikle uğraşan kişileri bir arada görmek mümkün. Eğer Manhattan'da yalnızsanız burada takılmanızı öneririm. Bizim gibi Central Park'ta saatlerce boş beleş dolaşmaktansa burada kısa sürede bir çok kişiyle konuşabilirsiniz. Eğer çekinirseniz bizim başımıza geldiği gibi uzun süre bakıştığınız kızlar sıkılıp gidebilir benden söylemesi.
____________________ஐ●ஜ۩burasinewy♂®kamerika۩ஜ●ஐ_________________AFİŞ VE BİLBOARDLAR
Eski Reklamlar ve Yeni Levi's Reklamı
Gördüğünüz gibi geçmiş yıllara nazaran günümüzde reklam ve pazarlama anlayışı tamamen değişmiş değil aslında. Üstteki resimdeki reklamlarda " Beer: helping uglu people having sex, save water drink beer ( sanki biranın en önemli bileşeni su değil!); alcohol: i only make you more interesting; Coffee: You can sleep when you are dead, do stupid things with more energy; i want you on a harley vb. " emrivaki, insanları aptal yerine koyan manüplatif sloganlar görüyoruz. Gerçekten de insan reklamın haklı olduğunu ve dediğini yapmamızı söylüyor. Tek bir cümleyle büyülü bir etki bırakıyor bilinçaltımızda. Levi's ın geçtiğimiz yıl Manhattan'da sergilediği reklamda ise yine tek bir cümle ile etkili bir slogan görüyoruz ve gerçekten yine haklılar. "All asses were not created equal" yani bütün popolar eşit yaratılmadı. Fotoğraftaki 3 hanımcağızın poposuyla da bunu kanıtlıyorlar. Diğerlerinden farklı olarak emrivaki yapılmıyor ama yine çok güvenilir bir marka çok doğru bir söylemle müşteriyi kendine mahkum kılıyor. En fazla anlamı en az kelimeye yükleyip harika işlere imza atabiliyorlar.
____________________ஐ●ஜ۩burasinewy♂®kamerika۩ஜ●ஐ_________________BOĞA ve KARTAL
Wall Street'i temsil eden Boğa ve Beşiktaşlılığımı Anlatan Kartal
Evet gördüğünüz gibi bazı şeyler sadece biz Türklere özgü değil. Ankara Kızılay'da eski DYP binasının önünde bulunan at heykelinde de 2 adet kocaman top vardı. Heykelin biraz yüksekte olması sebebiyle yanından geçenlerin kafasını kaldırıp bakmasıyla gülüp esprilere başlaması bir oluyordu. Bunun gibi bir çok örnek daha vardır elbet. Gördüğünüz üzere bu boğa çok meşhur ve insanlar fotoğraf çektirmek için harıl harıl boğanın başında bekliyorlar. Aklı başındaki aile grupları boğanın kafasının önünde poz verirken hovarda kızlarımız arka tarafta poz vermeyi tercih ediyor. Kartal heykelinin tam olarak ne olduğunu hatırlayamadım. Amerikan kartalı meşhur olduğu için her yerde bir kartal var zaten. Burdaki iletilmek istenen mesaj: Beşiktaşlıyım!
____________________ஐ●ஜ۩burasinewy♂®kamerika۩ஜ●ஐ_________________
MANHATTAN'IN DİĞER YÜZÜ
Manhattan
Manhattan diyince lütfen sadece aklınıza yüksek binalar, süper lüks yaşamlar gelmesin. Fotoğraflarda gördüğünüz yerler de Manhattan bölgesinde ve gerçekten dökülüyorlar.
____________________ஐ●ஜ۩burasinewy♂®kamerika۩ஜ●ஐ_________________SIRADANLIK
Çimen, Çiçek, ve Güvercin
Bütün farklılık ve ilginçliklere rağmen aynı olan şeyler de var. Soluduğumuz hava, bastığımız çimen, sokak kenarındaki dekoratif çiçekler ve çok aşina olduğumuz güvercinler..
____________________ஐ●ஜ۩burasinewy♂®kamerika۩ஜ●ஐ_________________